Zâriyât  Suresi 40. Ayet Meali

  • فَأَخَذْنَٰهُ
  • وَجُنُودَهُۥ
  • فَنَبَذْنَٰهُمْ
  • فِى
  • ٱلْيَمِّ
  • وَهُوَ
  • مُلِيمٌ
  • Diyanet İşleri Başkanlığı: Bunun üzerine biz de kendisini ve ordularını yakalayıp denize attık. O ise (pişman olmuş), kendini kınıyordu.
  • Diyanet Vakfı: Nihayet onu da ordularını da yakalayıp denize attık, bu sırada kendini kınayıp duruyordu.
  • Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Bunun üzerine Biz de tuttuk kendisini ve ordularını denize fırlatıverdik o alçak namertlik ederken.
  • Elmalılı Hamdi Yazır: Nihayet biz onu ve ordularını yakalayıp hepsini denize attık. Firavun ise o sırada (inadından dolayı pişmanlık duyarak) kendi kendini kınıyordu.
  • Ali Fikri Yavuz: Bunun üzerine tuttuk kendisini ve ordularını denize attık. Öyle ki, küfür ve inad üzere bulunuyordu.
  • Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Onun üzerine biz de tuttuk kendisini ve ordularını deryaya fırlatıverdik, namerdlik ederken o leîm.
  • Fizilal-il Kuran: Sonunda onu ve ordularını yakalayıp denize attık. O, kınanmayı haketmişti.
  • Hasan Basri Çantay: Nihayet onu da, ordularını da yakalayıb denize atdık ki o, (bu sırada kendi kendini) kınayıcı idi.
  • İbni Kesir: Sonunda onu da, ordularını da yakalayıp denize attık. O, kınanacak işler yapıp durmaktaydı.
  • Ömer Nasuhi Bilmen: Artık O´nu da, ordularını da yakaladık, hemen onları denize atıverdik. Ve o, levm edilecek şeyleri yaparken (öyle bir felakete uğramış oldu).
  • Tefhim-ul Kuran: Bunun üzerine, biz onu ve ordularını yakalayıp denize attık; (ki o,) ´kınanacak işler yapıp durmaktaydı´.