Şuarâ  Suresi 189. Ayet Meali

  • فَكَذَّبُوهُ
  • فَأَخَذَهُمْ
  • عَذَابُ
  • يَوْمِ
  • ٱلظُّلَّةِ
  • ۚ
  • إِنَّهُۥ
  • كَانَ
  • عَذَابَ
  • يَوْمٍ
  • عَظِيمٍ
  • Diyanet İşleri Başkanlığı: Onlar Şu’ayb’ı yalanladılar. Derken gölge gününün azabı onları yakaladı. Şüphesiz o, büyük bir günün azabı idi.
  • Diyanet Vakfı: Velhasıl onu yalancı saydılar da, kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. Gerçekten o, muazzam bir günün azabı idi!
  • Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Hülasa onu yalanladılar, kendilerini de o gölge gününün azabı yakalayıverdi. O cidden büyük bir günün azabı idi.
  • Elmalılı Hamdi Yazır: Hülasa, onu yalancı saydılar da kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. O cidden büyük bir günün azabı idi!
  • Ali Fikri Yavuz: Böylece Şuayb’ı tekzib ettiler de, (güneşin bunaltıcı sıcaklığından gölgelenmek için bulutun altında sığındıkları zaman, yakılıb mahvedildikleri) o gölge gününün azabı kendilerini yakalayıverdi. Gerçekten o büyük bir günün azabı idi.
  • Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Hasılı onu tekzib ettiler, kendilerini de o zulle gününün azâbı alıverdi ki o cidden büyük bir günün azâbı idi
  • Fizilal-il Kuran: Eykeliler, Şuayb´i yalanladılar. Bunun üzerine «Yakar bulut günü» nün azabı yakalarına yapıştı. O gerçekten müthiş bir günün azabı idi.
  • Hasan Basri Çantay: Hulâsa: Onu tekzîb etdiler de kendilerini o gölge gününün azâbı yakalayıverdi. Hakıykat bu, o günün büyük azâbı idi.
  • İbni Kesir: Onu da yalanladılar ve onları bulutlu bir günün azabı yakaladı. Doğrusu o, büyük bir günün azabı idi.
  • Ömer Nasuhi Bilmen: Velhasıl O´nu tekzîp ettiler. Derken onları Zulle gününün azabı yakaladı. Şüphe yok ki o, pek büyük bir günün azabı olmuş idi.
  • Tefhim-ul Kuran: Sonunda onu yalanladılar, böylece onları o gölgelik gününün azabı yakaladı. Gerçekten o, büyük bir günün azabıydı.