Zuhruf  Suresi 48. Ayet Meali

  • وَمَا
  • نُرِيهِم
  • مِّنْ
  • ءَايَةٍ
  • إِلَّا
  • هِىَ
  • أَكْبَرُ
  • مِنْ
  • أُخْتِهَا
  • ۖ
  • وَأَخَذْنَٰهُم
  • بِٱلْعَذَابِ
  • لَعَلَّهُمْ
  • يَرْجِعُونَ
  • Diyanet İşleri Başkanlığı: Onlara gösterdiğimiz her bir mucize önceki benzerinden daha büyüktü. Doğru yola dönsünler diye, onları azaba uğrattık.
  • Diyanet Vakfı: Onlara gösterdiğimiz her bir âyet (mucize) diğerinden daha büyüktü. Doğru yola dönsünler diye onları azaba uğrattık.
  • Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Onlara gösterdiğimiz her bir mucize diğerinden daha büyüktü. Belki vazgeçerler diye tuttuk onları azaba çektik
  • Elmalılı Hamdi Yazır: Bizim onlara gösterdiğimiz her bir mucize diğerinden daha büyüktü. Belki doğru yola dönerler diye biz onları azapla yakaladık.
  • Ali Fikri Yavuz: Onlara (Firavun ve kavmine) gösterdiğimiz her mucize, muhakkak diğerinden daha büyüktü. (İnkârlarından) dönerler diye, tuttuk onları azaba da çektik.
  • Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Her ne âyet de gösteriyorsak onlara mutlak birbirinden büyüktü, tuttuk onları azâba da çektik ki rücu´ edeler
  • Fizilal-il Kuran: Onlara biri diğerinden daha büyük olmayan hiçbir ayet göstermedik. Doğru yola dönmeleri için azaba uğrattık.
  • Hasan Basri Çantay: Biz onlara her hangi bir âyeti göstermiyorduk ki bu, mutlakaa öbürlerinden daha büyükdü. Onları, belki (küfürden) dönenler diye, (bir zaman da) azâb ile tutduk.
  • İbni Kesir: Onlara biri diğerinden daha büyük olmayan hiç bir ayet göstermedik. Doğru yola dönmeleri için onları azaba uğrattık.
  • Ömer Nasuhi Bilmen: Ve onlara âyetten bir şey gösterir olmadık ki, illâ o, diğerlerinden daha büyük idi. Ve onları azab ile yakaladık, belki onlar geri dönerler (diye).
  • Tefhim-ul Kuran: Biz onlara biri ötekinden daha büyük olmayan hiçbir ayet göstermedik. Belki dönerler diye, biz onları azabla yakalayıverdik.