Tevbe  Suresi 10. Ayet Meali

  • لَا
  • يَرْقُبُونَ
  • فِى
  • مُؤْمِنٍ
  • إِلًّا
  • وَلَا
  • ذِمَّةً
  • ۚ
  • وَأُو۟لَٰٓئِكَ
  • هُمُ
  • ٱلْمُعْتَدُونَ
  • Diyanet İşleri Başkanlığı: Bir mü’min hakkında ne akrabalık (bağlarını), ne de antlaşma (yükümlülüğünü) gözetirler. İşte onlar taşkınlık yapanların ta kendileridir.
  • Diyanet Vakfı: Bir mümin hakkında ne ahit tanırlar ne de antlaşma. Çünkü onlar saldırganların kendileridir.
  • Elmalılı Hamdi Yazır (Sadeleştirilmiş): Bir mü´min hakkında ne bir ant, ne de hak gözetirler, onlar, öyle mütecavizlerdir.
  • Elmalılı Hamdi Yazır: Bir mümin hakkında ne bir yemin gözetirler, ne de bir antlaşma. Bunlar işte böyle haddi aşan kimselerdir.
  • Ali Fikri Yavuz: Bir mümin hakkında ne bir yemîn gözetirler, ne de bir zimmet (sözleşme). İşte bunlar mütecâvizlerdir.
  • Elmalılı Hamdi Yazır (Orijinal): Bir mü´min hakkında ne bir yemin gözetirler ne bir zimmet, bunlar öyle mütecavizler
  • Fizilal-il Kuran: Onlar bir mümine karşı ne and ve ne de yükümlülük gözetirler. Onlar saldırganların ta kendileridirler.
  • Hasan Basri Çantay: Onlar bir mü´min hakkında ne bir yemîn, ne de bir vecîbe gözetib tanımazlar. Onlar taşkınların ta kendileridir.
  • İbni Kesir: Onlar, hiç bir mü´min hakkında bir vecibe veya yemin gözetmezler. İşte onlar, haddi aşanların kendileridir.
  • Ömer Nasuhi Bilmen: (Onlar) Bir mü´min hakkında ne bir yemin ve ne de bir zimmet gözetmezler. Ve işte haddi tecavüz etmiş olanlar, onlardır.
  • Tefhim-ul Kuran: Onlar (hiç) bir mü´mine karşı ne ´akrabalık bağlarını´, ne de ´sözleşme hükümlerini´ gözetip tanırlar. İşte bunlar, haddi aşmakta olanlardır.